Kuantum sistemlerinin benzersiz özelliklerinin yeni uygulamalar oluşturmak için kullanıldığı bilim ve teknoloji alanına kuantum teknolojisi denir. Aynı zamanda gelişen bir bilim ve teknoloji alanıdır. Kuantum dolanıklığı, kuantum süperpozisyonu ve kuantum mekaniği (atom altı parçacıkların fiziği) ilkelerini kullanan bir teknoloji sınıfıdır.
Kuantum Dolanıklığı
Kuantum dolanıklığı, üretilen bir çift veya bir grup atomun ayrılmalarına rağmen tekrar birbirine bağlandığı veya dolandığı zamandır. Birinin özelliklerini değiştirirseniz diğeri de anında değişir.
Kuantum Süperpozisyonu
Atom altı parçacıkların aynı anda birden fazla durumda var olduğu teorisine kuantum süperpozisyonu denmektedir.
Kuantum Mekaniği
Madde ve enerjinin, atomlar ve atom altı parçacıklar veya dalgalar ölçeğindeki davranışıyla ilgilenen bir fizik bilimine verilen isimdir.
Dünya tam da ikinci bir Kuantum devriminin ortasındadır. Kuantum, nesneleri algılama ve kullanma becerisindeki dev sıçramalarla teşvik edilen teknoloji ekosistemidir. Dünya kuantum ile;
– Hesaplama
– İletişim
– Görüntüleme
– Sensörler vb. gibi uygulamaları geliştirme ve ticarileştirme konusunda büyük adımlar atıyor.
Kuantum Sensör Teknolojileri
Kuantum teknolojileri, kuantum etkilerinden yararlanan yeni nesil sensörleri sağlama vaadini taşıyor.
Kuantum sensörleri çevremiz hakkında hatta daha ileri seviyelerde dünya hakkında niteliksel olarak yeni ve değerli bilgilere olanak sağlıyor. Otonom ulaşım, navigasyon, beyin görüntülemeden nesnelerin internetine kadar her şeydeki ilerlemeleri destekleyecek.
Birçok alanda kolaylık sağlaması için geliştirilen bu teknoloji aynı zamanda iş yükü ve ekonomi içinde çok önemlidir. Bayındırlık işlerinde yaşanan gecikmeler ve planlanandan daha çok harcamaların yapılması genellikle yüzeyin altındakilerden kaynaklanmaktadır. Aktif olarak yer altı görüntüleme de kullanılan Ground Penetrating Radar (GPR) gibi radyo frekansı elektromanyetik sensörlere dayanmaktadır. Ancak toprak, gönderilen sinyalleri zayıflatır ve zemine birkaç santimetreden fazla ulaşılmasını engelleyebilir. Düşük frekanslı sinyallerle daha büyük dalga boyları elde edilebilir ve daha derindeki kısımlar görüntülenir. Fakat ortamda bulunan küçük boyutlu yapılar daha az saçılma yapacağından dolayı fark edilmeyecektir. Önemli olabilecek detaylardan feragat edilmiş olunacaktır. Bu karmaşıklık kuantum teknolojisi yerçekimi sensörleri ile aksine, pasif bir alanı ölçtükleri ve zeminden aktif bir sinyal göndermedikleri için çok daha ileriyi hatta teorik olarak, dünyanın merkezine kadar tüm yolu tespit edebilmekten bahsediliyor. Süperpozisyon ilkesi nedeniyle aynı anda iki farklı durumda olabilen yüklü atom bulutlarını düşürerek ve atom bulutlarının düşme şekillerindeki farklılıkları karşılaştırarak elde edilen sonuç ile böylece yeraltı koşullarını çıkararak yoğunluk değişimlerini ölçmek mümkün olacağı düşünülmektedir.
Birçok alanda geliştirilmekte olan sensörler şu ana kadar ki sensörlerin yapamadığı işlevsellikleri yerine getirebilmek için çok önemlidir. Tıbbi olarak EEG’nin sinyallerini bozan ve derin beyin yapılarını görüntülemeyi engelleyen etmenleri de kuantum sensörleri manyetoensefalografiyi destekliyor ve bir milisaniye zaman ölçeğinde nöron ağlarını nasıl oluşturduğunu ve çözdüğünü ortaya koymaktadır.
Gelişmekte olan bu teknoloji dünya hayatını daha da kolaylaştıracak ve maddi anlamda birçok tasarruf sağlayacaktır.
